Yayla, çevreye göre daha
yüksek anlamına gelir.Fazla engebeli olmayıp düz ve otlaklarla kaplı,
suyu bol olan yaylalar hayvancılıkla geçimlerini sağlayan topluluklarca
yılın belirli aylarında hayvanlarına taze ot temini ve aynı zamanda
hayvansal üretimlerini (süt, peynir, yağ gibi) yapmak amacıyla
kullanılır.Geleneksel kültürümüzün önemli bir öğesi olan yaylacılık
faaliyetleri, yoğun olarak özellikle Akdeniz, Ege, Karadeniz, İç Anadolu
ve kısmen Doğu Anadolu Bölgelerimizde günümüzde de devam etmektedir.
Genel olarak yaylalar, aşağı yukarı 1500-2000 metre olan orman sınırının
hemen üzerinden başlayıp, bölgeler arası farklılıklarla 3000-3500
metreye kadar yüksekte olabilirler.Yurdumuzda yaylacılık faaliyetlerini
günümüzde 3 ayrı kategoride değerlendirebilmek mümkün görünmektedir.
1)Göçebe hayvancılıkla geçimlerini sürdüren köy topluluklarının
yaylacılık faaliyetleri,
2)Kökeninde yine göçebe hayvancılık olan ama üretim tekniklerini
değiştirerek yerleşik tarıma geçme gibi bir nedenle yaylacılığı ekonomik
bir faaliyet olarak değil, eski günlerin hatırlanması açısından yılın
belirli bir zamanında yaylaya çıkma-yayla şenlikleri biçiminde
sürdürülen faaliyetler.
3)Günümüzde çevre sorunlarıyla boğuşan kentlerden belli bir süre de olsa
uzaklaşmak, temiz bir doğayla kucaklaşmak için sportif amaçlar ve buna
bağlı olarak gerçekleştirilen yayla turizmi faaliyetleri.Yaylalar
kullanım şekillerine göre de üç grupta değerlendirilebilir.Bunlar:
A)Tatil ve Dinlenme Amacıyla Kullanılan Yaylalar:Bunlara birkaç örnek
verecek olursak; Bolu ilinde Abant, Gölcük; Hatay ilinde Soğukoluk;
Artvin ilinde Yusufeli.
B)Hem Tatil, Hem de Hayvancılık Amacıyla Kullanılan Yaylalar:Örnek
olarak, Mersin ilinde Namrun, Ordu ilinde Çarşamba ve Perşembe; Trabzon
ilinde de Kadırga yaylaları.
C)Sadece Hayvancılık Amacıyla Kullanılan Yaylalar:Antalya’da Yazır,
Kayseri’de Tekir ve Rize’de Elevit ve Kaçkar örnek olarak verilebilir.
Ülkemizde yaylacılık faaliyetlerini sürdüren grupların birbirinden ayrı
özelliklerdeki coğrafi bölgelere dağılımı ve bu dağılım içinde
yaylaların gösterdiği farklı morfolojik özellikler yaylacılığın her
bölgede birbirinden farklı şekillerde uygulanması sonucunu
doğurmuştur.Yerleşiklerin yaylacılığı, göçebe ve yarı göçebelerin
yaylacılık faaliyetlerinden çok daha farklı özellikler taşımaktadır.
Göçebelikte, tamamen hayvancılığa dayalı ekonominin gereği oluşan
göçler, devamlı olarak yaylak ve kışlak alanlar arasında
sürdürülür.Göçebelikle yerleşik hayat arasındaki hayat tarzı olan yarı
göçebelikte ise göçler mevsime bağlı ve periyodiktir.Yerleşik
yaylacılık, tarımın yanı sıra hayvancılık yapan, yaz aylarında
hayvanların daha iyi beslenebilmesi ve daha iyi ürün elde edebilmek için
hayvan sürüleriyle birlikte 2-3 ay yaylalara çıkan dağ, orman ve ova
köylülerinin ekonomik faaliyetidir.
Türkiye’de gerçek göçebe grupların sayısı belirli bölgelere iskan
edilmeleri sonucu yok denebilecek ölçüde azalmış ve giderek bu hayat
tarzının ortadan kalkmış olmasına rağmen göçer hayvancılık faaliyetini
sürdüren yarı göçebe ve yaylacı grupların varlığı devam etmektedir.
Yaylacılık, halk takvimi ve meteorolojisinden halk ekonomisine, halk
veterinerliğinden halk tıbbına, beslenme ve halk mutfağından halk
hukukuna kadar geniş bir geleneksel kültür yapısını bünyesinde
barındırır.Yılın 4-5 ayını tüm yaşam faaliyetleriyle birlikte yaylada
geçiren topluluğun oluşturduğu kültürel yapının bu zenginlikte olması
normaldir.
Yaylaya çıkış, Nisan ayı ortaları, Mayıs sonu arasında değişmektedir.
Çıkıştan önce göç hazırlıkları yapılır.Yaylada kullanılacak eşya ve araç
gereçler elden geçirilerek göç yükü oluşturulur. Bu yükte, başta yaylada
barınma ihtiyacı için kullanılacak kara çadır gelir.(özellikle Doğu
Karadeniz bölgesinde yayla koşullarına uygun konutlar yapılmış
bulunduğundan genellikle çadır kullanılmaz).
Sonra, yatak yorgan, kilim, keçe, minder, yastık gibi malzemelerle süt
sağılacak kaplar, peynir, yağ yapımında kullanılan kap kacak, kazan,
sitil mutfak araç gereçleri, erzak ve onların konulduğu çuvallar, gaz
lambası, ekmek sacı gibi malzemeler, ayrıca bunların yanında yaylada
tüketilecek un, tuz, şeker, yağ gibi yiyecekler yer alır.
Göç hazırlıklarında göçe katılacak küçükbaş hayvan sürülerinin de
hazırlanması önemlidir.Hayvanlar birbirlerine karışmaması için
damgalanır, işaretlenir, bakımları yapılır.Çobanlar tutulur.Yükü
taşıyacak at ve katır gibi hayvanların da bakımları yapıldıktan sonra
kararlaştırılan bir günde göçe başlanır. (Günümüzde göç motorlu
araçlarla da yapılmaktadır.Aracın gidebildiği yere kadar araçla, yolun
izin vermediği yerden itibaren de hayvanlarla veya yürüyerek
gidilmektedir.)Genelde göç boyunca hayvanlar yük taşımak için
kullanılır, insanlar yürür ancak yürüyemeyecek durumdakiler hayvanları
kullanabilir.
Göç süresi yöreden yöreye ufak farklılıklar göstermekle birlikte Nisan
Mayıs aylarında çıkışlar başlayıp, Ağustos Eylül aylarında köye
dönülür.Yaylacılık faaliyeti göçer hayvancılığın en belirgin
tipidir.Tarihten gelen uzantıların yanında tamamen hayvancılık
ekonomisine dayalı toplulukların yaşam tarzıdır. |